İngilizce Deyimler #2


İngilizce deyimler serimize devam ediyoruz. Bu deyimler sayesinde ingilizcede gündelik konuşmaya bir adım daha yaklaşmış olacaksınız.

to get ready - hazır olmak, hazırlanmak

Can you get the tea ready in five minutes? 
Çayı beş dakikada hazırlayabilir misin?

Get ready for a big surprise!
Büyük bir sürpriz için hazır ol!

come on - haydi

Come on! Let's go to the cinema.
Haydi! Sinemaya gidelim.

Come on! Get ready soon, I'a waiting.
Haydi! Çabuk hazırlan, bekliyorum.

at first - ilk önce, önce

At first she didn't know our names.
İlk önce isimlerimizi bilmiyordu.

At first I thought you were a student.
İlk önce sizin bir öğrenci olduğunuzu sandım.

little by little - azar azar, yavaş yavaş

She must lose weight little by little.
Azar azar kilo vermeli.

Little by little, he grew stronger.
Yavaş yavaş, o kuvvetlendi.

to wait for - (birisini beklemek)

I am waiting for Alice.
Alice'si bekliyorum.

She waited for me in the hospital.
Hastanede beni bekledi.

Who are you waiting for?
Kimi bekliyorsun?

to go to sleep - uyumak

Some people go to sleep in a bus.
Bazı insanlar otobüste uyurlar.

I can't go to sleep with the light on.
Işık açıkken uyuyamam.

of course - tabii, elbette , kuşkusuz

of course, she is a good player.
Şüphesiz o iyi bir oyuncu.

of course, you can do it.
elbette, onu yapabilirsin.

to take of - çıkarmak

I will take of my coat because it is hot here.
Ceketimi çıkaracağım çünkü burası sıcak.

Please take your shoes off before you come in.
Lütfen girmeden önce ayakkabılarınızı çıkarınız.

at all - hiç, katiyen

He is not a good man at all.
O katiyen (hiç)  iyi bir adam değil.

You aren't polite at all. You took my book without asking me. 
Hiç kibar değilsin. Kitabımı bana sormadan aldın.

at last - nihayet, sonunda

She understood at last.
Nihayet anladı.

I am waiting long time. At last you came.
Uzun zamandır bekliyorum. Sonunda geldin.

for weeks, for days, for years - haftalardır, günlerdir, yıllardır

They have been living here for years.
Yıllardır burada yaşıyorlar.

It has been raining for hours.
Saatlerdir yağmur yağıyor.

I haven't seen my father for days.
Babamı günlerdir görmedim. 

by myself, by yourself, by themselves - kendi kendime, kendi kendine, kendi kendilerine

I wrote the letter by myself. 
Mektubu kendi kendime yazdım.

I think you answered the questions by yourself.
Sanırım soruları kendi kendine cevaplandırdır.

The boy ate his food by himself.
Çocuk yiyeceğini kendi kendine yedi.

Serinin devamını takip etmek için e posta aboneliğini aktif hale getirmeyi ve blogu takibe almayı unutmayın. 

Yorumlar